GüncelManşet

Yiğitalp; “Kürt halkı göçmüyor, devlet göçe zorluyor”

Amed: Günlerdir sokağa çıkma yasaklı katliamların devam ettiği Sur direnmeye devam ediyor. Bugün sokağa çıkma yasağının 20. günü ve hala devletin ağır silahlarla ve savaş araçlarıyla saldırısı devam ediyor. Her gün top seslerinin ve silah seslerinin eksik olmadığı Sur’da katledilen insanların cenazeleri defnedilmeyi bekliyor. Bunun yanı sıra Cizre, Nusaybin ve Dargeçit bölgelerinde de saldırılar ve katliamlar devam ediyor.

Sur’da ve birçok yerde devam eden sokağa çıkma yasaklarına ve katliamlarına dair HDP’nin Amed Milletvekili Sibel Yiğitalp ile bir röportaj gerçekleştirdik.

 

“Yapılan bu saldırılar öfkemizi büyütmekten başka hiç bir işe yaramıyor”

Sur’da sokağa çıkma yasağının 20. gününde olduğumuzu hatırlatan Yiğitalp, Sur’da sokağa çıkma yasağının daha da öncesine yani Sur içinde katledilen avukat Tahir Elçi’nin katledilmesine dayandığının altını çizdi. Elçinin katledilmesinden öncede yer yer yasakların ve keyfi uygulamaların olduğunu bildiren Yiğitalp devamında şunları söyledi: “Devletin Kürt halkı üzerinde uyguladığı çok yoğun bir terör siyaseti var. Yaptığımız telefon görüşmelerinden haber alıyoruz, Sur’da sokağa çıkma yasağı olmayan mahallelerde dahi 15-20 tane savaş araçları dolaşıyor ve rast gele halkı darp ederek, hakaretler yağdırıyorlar. Bu yapılanların halkın iradesini kırma ve temel yaşamlarını kısıtlama amaçlı bir saldırı olduğunu biliyoruz. Şu çok iyi bilinmelidir ki yapılan bu saldırılar öfkemizi büyütmekten başka hiç bir işe yaramıyor. Bizler bu saldırılar karşısında direnişimizi sürdüreceğiz. Günlerdir ayaktayız ve her gün bir şekilde sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.”

 

“Bir an önce herkesin bulunduğu yerden ses vermesi gerekiyor Kürt halkının direnişine”

Kürdistan’ın aylardır ayakta olduğunu ve bütün saldırılara karşı büyük bir direniş sergilediğini vurgulayan Yiğitalp, “Burada esas sıkıntı Türkiye halklarının buradaki direnişe ses vermemesidir” diyerek şunlara dikkat çekti; “Burada uygulanan keyfi bir uygulamanın da ötesinde hiç bir anayasaya uymayan, hukuksuz bir uygulama var. Böylesi bir hukuksuzluğun ve adaletsizliğin karşısında Türkiye halklarının da ses çıkarması gerekiyor ki, bu direniş olumlu bir sonuca evirilebilsin. 

Burada Kürtler demokrasi mücadelesi veriyor. Bu mücadeleye tüm Türkiye halklarının mücadelesi olarak bakılmalı ve sahip çıkılmalıdır. Bu gerçekleşmediğinde yetersiz kalınabiliyor. Gezi Parkı’nın AVM’ye çevrilmesine karşı verilen direnişe Kürt halkı ses olmuştu. Bugün burada verilen mücadele sadece doğa mücadelesi de değil! Tarihi alanlarımız yok edilmeye çalışılıyor, ciddi bir doğa katliamı var ve daha da önemlisi ciddi bir insan katliamı var! Yani buradaki halk ciddi katliamlarla karşı karşıya, bir an önce herkesin bulunduğu yerden ses vermesi gerekiyor Kürt halkının direnişlerine.”

 

“Eğer dedikleri gibi yaşanan bu göçler hendek meselesinden kaynaklı yaşansaydı, insanlar buraları hendekler ilk kurulduğunda terk ederlerdi”

Devletin ablukaya aldığı alanlarda yaşanan göçlere dair yaptığımız sohbette, gidenlerin yurtlarına er ya da geç geri döneceğini bildiren Yiğitalp devamında şunları söyledi: “Devlet şuan göçe zorluyor Kürt halkını. Sokağa çıkma yasağı altında insanlara terör estiriyorlar buralarda. Eğer dedikleri gibi yaşanan bu göçler hendek meselesinden kaynaklı yaşansaydı, insanlar buraları hendekler ilk kurulduğunda terk ederlerdi. Devletin yasaklı bölge ilan edip, yakıp yıktığı alanlarda zorunlu göç var. Başka yerlerde Kürt halkı terk etmiyor yerini yurdunu. İnsanlar gıda, elektrik, su yani temel ihtiyaçlarının hiç birini gideremiyor. Doğalında geçici bir süreliğine terk ediyorlar yaşadığı yeri. Sokağa çıkma yasakları kaldırıldığında ise herkes kendi yaşam alanlarına geri dönecektir. Çünkü 90’lı yıllarda köyleri boşaltılan bir halktan bahsediyoruz. 4-5 milyon insan zorla göç ettirilmişti. Kürt halkına o dönem metropollerde kimliksizleştirme ve hiçleştirme politikası uygulandı. Bu halkın aynısını yaşamaya tahammülü olacağını düşünmüyorum. Anlayacağınız Kürt halkı göçmüyor, devlet göçe zorluyor!

 

“Tek çözüm bütün halkların ortak mücadelesidir”

Mevzu bahsi olanın Kürt sorunu olduğuna ve bu sorunun çözümünün de siyasal temelde olmak zorunda olduğuna vurgu yapan Yiğitalp son olarak şunları söyledi: “Çözüm geliştirilmediği için bugün bu hendekler vardır. Yıllardır verilen mücadelenin sonucunda görünür kılınan bir Kürt sorunu vardır. Devlet, askeri politikalarıyla bu sorunun çözülmediğini çok iyi biliyor. Üç yıl önce, ‘Askeri yöntemlerle, güvenlik yöntemleriyle bu sorunu çözemeyeceğiz. Bizim artık bu sorunu çözüm ve müzakere üzerinden götürmemiz gerekiyor’ diyen Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu gün tekrardan binlerce asker ve polisiyle bu sorunu çözme girişiminde bulunuyorlar. Onlarda biliyor ki bu yöntemden hiç bir sonuç alamayacaklar. Amaç buradaki halkı baskı altına almak ve Türkiye halklarına da uygulamış olduğu katliamcı politikalardan doğru buradan mesaj vermektir. Bakınız Can Dündar, Cumhuriyet gazetesinin Ankara temsilcisi bugün tutuklandı ve tek kişilik hücrede kalıyor. Hasan Cemal, Tuğçe Tatarin’in ve sayın Aptullah Öcalan’ın iki yıl önce basılan kitapları yasaklandı ve toplatılma kararı çıkarıldı. Bu kitaplar zaten iki yıl önce basılmış. Tüm bunların toplamına baktığımızda genel anlamda bir anti demokratik uygulamanın olduğunu görürüz. Bu gün Kürt’ü katlediyor, diğerlerini tutukluyor ve tek kişilik hücrelerde tutuyor. Bugün tutuklamayla istediğini elde edemezse yarın Türkiye halklarını da katledecek. Onun için tek çözüm, bütün halkların ortak mücadelesidir. Biz direnmeye devam edeceğiz ve herkesten duyarlı olmasını ve katliamlara karşı sessiz kalmamasını bekliyoruz.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu