TC devletinin hakim sınıf temsilcilerinden AKP eliyle yürütmüş olduğu savaş konsepti, muhalif her kesime dönük infaz ve siyasi soykırım operasyonları, T. Kürdistanı’nda sokağa çıkma yasaklarıyla beraber gerçekleştirilen katliam ve zorunlu göç politikaları devam ediyor. Tüm bunlar olup biterken yüzünü gerçeklerden yana çeviren ve halka gerçekleri aktaran özgür basına yönelik saldırılar da can buluyor. Özgür Gelecek gazetesi olarak özgür basına yönelik gözaltı, tutuklama ve katliamlara karşı gazetecilerle dayanışma içinde; bu saldırılara karşı Amed’de tutulan Haber Nöbeti’nin 5. ve 7. ekiplerindeydik.
“Uyu” dediler, uyuyamadık; “Sus” dediler susamadık!
Haber Nöbeti’ndeydik çünkü “Uyu” dediler, uyuyamadık; “Sus” dediler, susamadık. Uyusaydık, sussaydık, yazmasaydık, fotoğraflamasaydık, bugün var olan “Haber Nöbeti” isimli basın dayanışmasına belki de gerek kalmazdı. Peki, o zaman, karanlıklar aydınlığa nasıl çıkardı? Çıkmazdı, çıkamazdı. Ne Cizîr’deki katliamın ve beraberinde teslimiyettense direniş çizgisini seçen Kürt halkının, ne çıplak bedenleri teşhir edilen kadın cenazelerinin, ne Sûr’un, Nisêbîn’in, Silopiya’nın… Gerçeklerini halka aktaramazdık.
Biliyoruz ki bütün bu katliamı, zulmü yapanlardır gerçeklerden korkanlar. Bu korkuları ise onların özgür basına yönelik infazla, tutuklamayla, gözaltıyla, haber takibi sırasında darpla yaklaşmalarına sebep. Bu korkuyu, Jinha muhabiri Beritan Canözer’i haber takibi sırasında çok heyecanlı olduğu gerekçesiyle tutuklayanlarda, İMC TV kameramanı Refik Tekin’i yaralayanlarda, Cizîr’de Azadiya Welat gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş’ı katledenlerde, yüzlercemizi gözaltına alanlarda gördük. Gördüklerimiz ise basın dayanışmasında yer almamız için yetti de arttı!
Meslektaşlarımızla, özgür basın mücadelesini yükseltmeye!
Haber Nöbeti’ndeydik çünkü dayanışmanın bizi yaşatacağı, öldürülmekten, tutuklanmaktan, gözaltına alınmaktan bir nebze de olsa kurtaracağı bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte gerçekleri halka ulaştırma iddiamızı güçlendirmek, meslektaşlarımızla omuz omuza olabilmek ihtiyacımızdı.
Bununla beraber Haber Nöbeti’nde yer almak özgür basın mücadelemizin yükseleceğine olan inancımızı güçlendirdi. Haber Nöbeti vesilesiyle Azadiya Welat, DİHA ve Jinha gibi dost kurumlarla çalışma fırsatı bulduk, birbirimizi anladık-tanıdık; ortak olduğumuz noktaların çokluğunu keşfettik, deneyim paylaşımlarında bulunduk. T. Kürdistanı’nda onlarla haber takibine gitmenin “tehlikeli” keşfine çıktık, her an gözaltı riskiyle karşı karşıya kaldık.
Ama bu sefer güçlüydük, çünkü objektiflerimizin de, kalemlerimizin de gücünü birleştirmiştik! Gerçekleri halka aktarmanın gözaltı, tutuklama ve darp edilme sebebi olduğu günlerden geçerken faşizm gerçekliği nedeniyle oldukça sıradanlaşıyor. Ancak bizler ördüğümüz dayanışma ile bu saldırıları kanıksamayacağımızı haykırmış olduk. Kanıksadığımız her şeyin, gerçekleri ulaştırma görevimizi kısıtlayacağının en başından beri farkındayız.
Yaşananları yazmak, tarihe not düşmek…
Haber Nöbeti’ndeydik çünkü objektifin arkasından olmaktan öte Kürt halkına karşı birçok sorumluluğumuzun olduğunun farkındayız. Katliamdan geçirilmeye çalışılan, evleri yakılıp yıkılarak göçe zorlanan; ama her şeye karşı direnişi de kendine görev bilen bu halkın yaşadıklarını yazmak, tarihe not düşmek, en geniş kitlelere aktarmak için “orada”ydık.
Haber Nöbeti bizlere “alışmamak” için, dayanışmayı güçlendirmek için bir umut; sıra bu umudu güçlendirmekte! Güçlendirmek ise yine bizim elimizde!
Özgür Gelecek
