Makaleler

Ahhh… Bitcoin… Her derde deva!

Bitcoin, herhangi bir merkez bankası ya da resmi kuruluşla ilişkisi olmayan, herhangi bir üçünü parti hizmetine, aracı kuruma gerek duymadan herhangi bir para birimiyle alınıp satılabilen sanal, kripto para birimlerinden biridir. Biridir diyoruz çünkü, her ne kadar sanal para, zirvesini Bitcoin ile yapmış olsa da Bitcoin’den başka Ethereum, Litecoin, IOTA, Ripple, Dash, Nem, Monero vs. sanal kripto para birimleri de bulunuyor.

Bitcoin’in yaratıcısının Satoshi Nakamoto adlı bir Japon ya da bu adı kullanan bir grup bilgisayar programcısı olduğu söyleniyor. Kişi ya da grup olarak bu sanal kripto paranın yaratıcı ya da yaratıcıları “gizem”lerini koruyorlar. Bitcoin ile ilgili ilk bilgi Satoshi Nakamoto’nun “Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System” başlıklı yazısının yayımlandığı 2008 Kasım’ına dayanıyor.

 

Bitcoin nasıl üretilir?

Günlük yaşamda kullandığımız kağıt paraları Merkez Bankaları basar. Ve illaki bir karşılık gösterilerek basılır. Fazla basarsan değer kaybeder (enflasyon), az basarsan değeri artar. Bitcoin’in ise basılması diye bir şey söz konusu değildir. Herhangi bir resmi kurum ya da kuruluş Bitcoin’in var olmasında yer almamakta. Bitcoin, bir bilgisayar programı tarafından yaratılmış belli bir algoritmaya uygun bir sayıdır. (Belli miktardaki sayılar Block oluşturur.) Bu algoritmaya uygun sayıların adedi ise 21 milyondur. Şu anda 16.7 milyon civarında Bitcoin bulunuyor. Mevcut Bitcoin üretiminin 21 milyonu ancak 2140 yılında bulacağı tahmin ediliyor. Bitcoin üretimi mining (madencilik) denen bir süreçte bilgisayar programları aracılığıyla yapılıyor. Çok zor matematik problemleri çözerek bilgisayar programları üzerinden “maden” aranıyor. Geçerli algoritmanın doğrulayacağı sayıyı, yani yeni bir Bitcoin’in üretmek için çok güçlü işlemci ve ekran kartlarına sahip bilgisayarlara ihtiyaç var. Her bulunan sayıyla birlikte, kalan sayıların bulunması daha da zorlaşıyor. Tersinden söylersek; bulunan sayılar (Bitcoinler) kolay olanlarıydı. Şu ana kadar olan istatistiklere göre her 4 yılda bir yeni sayı üretilerek basılabilecek Bitcoin miktarı % 50 azalmaktadır. Daha önce bir block karşılığı 50 Bitcoin iken 2012 Kasım’ından itibaren bu miktar 25’e gerilemiştir. Kurucu Nakamoto’nun 1 milyon Bitcoin’e sahip olduğu ve Bitcoinlerin % 40’ının 1000 (bin) kişinin elinde olduğu söyleniyor.

Bitcoin üretiminde gerekli bilgisayar donanımının ve karmaşık algoritmanın getirdiği elektrik enerjisi gereksiniminin, örneğin; İrlanda’nın bir yıllık enerji tüketimine eşdeğer olduğu söyleniyor. Bu durumun yeni bir çevre felaketi nedeni olabileceğini de geçerken belirtelim.

 

Bitcoin nasıl kullanılır, nasıl alınır, nasıl satılır?

Öncelikle sanal bir cüzdan oluşturmak zorunlu. Kişi başına “cüzdan” sayısında bir sınır yok. Bunu yaparken özel bilgilerinizi vermenize gerek yok. Bundan sonra “public key cryptography” olarak adlandırılan banka hesap numaralarının IBAN’ı kabul edilebilecek kişilere özgü kamuya açık bir anahtar ile “private key” denilen “özel bir anahtar” oluşturuluyor. Özel anahtar ile işlem yapılabiliyor ancak açık anahtarlarla da işlemi yapanın kim olduğu takip edilebiliyor.

Nasıl kullanılır’a gelince: A kişisi B kişisine 1 (bir) birim Bitcoin gönderecek. B kişisi A’ya adresini gönderiyor. A, sistemdeki “işlem mesajına” B’nin adresini ve Bitcoin’ini koyuyor. A, özel anahtarı ile işlemi onaylıyor ve karşı tarafa doğrulaması için kamu anahtarını açıklıyor. A, Bitcoin sistemine işlemi açıklıyor. (Belli bir aşamadan sonra işlemleri sistem otomatik olarak yapıyor.) İşlem tamamlandıktan sonra detaylar, mümkün olan en çok sayıda bilgisayara gönderiliyor ve hepsi daha önceki işlemlerin de tutulduğu block chain (blok zinciri)’e ekleniyor. Sistem her zaman en güncel blok zincirini tespit edebiliyor. Yani işlem ağdaki herkese açıklanıyor ve böylece A’nın B’ye gönderdiği Bitcoinleri A ikinci kez kullanamıyor. Bu işlemler boyunca da, ad-soyad, vergi numarası, e-posta gibi özel detaylar bulunmuyor.

Bitcoin enflasyonu önler mi, güvenli mi, ucuz mu, taşınması kolay mı gibi konular ilgi alanımızın dışında. Ancak şifrelerinizi kaybeder ya da bir hacker sizden çalarsa, Bitcoinlerinize “elveda” demeniz gerekir. Hiçbir şekilde hak iddia edemezsiniz, böyle bir sistem yok.

Bitcoin ile ilgili en çok konuşulan konu, izinin sürülemez olduğu ile ilgili konulardır. Bu konu daha çok karapara aklayıcılarını, vergi kaçıranları ve uyuşturucu ticareti gibi konularla uğraşanları ilgilendiriyor. Bir Bitcoin’in 17.800 Dolar (15 Aralık 2017) olduğu düşünüldüğünde asgari ücreti 1.603 TL olan bir emekçinin “Bitcoin’in izinin sürülemez” olması umurunda olmaz tahmin edilebileceği gibi. Çünkü bir işçi-emekçinin izinin sürülmesini istemeyeceği bir geliri de olmaz ve bundan dolayı da bu konu onu (doğrudan) ilgilendirmez.

Devletlerin Bitcoin’den çekinmelerinin(!) nedenlerinden bir tanesinin bu izlenememesi olduğu söylenmektedir. Bitcoin’den “terörist para transferi”, “uyuşturucu para transferi” gibi nedenlerden dolayı çekinildiği iddia edilmektedir(!) Ancak dünyadaki en büyük silah satıcılığını yapanların emperyalist ülkeler olduğu bir gerçekken, bu iddianın altı boş görünmektedir.

Diğer yandan Bitcoin’in devletlerin aleyhine olabileceği söylenebilecek noktalardan bir tanesi de vergi denetimine çıkılmasıdır. Bu konuda da vergi cennetleri denilen yerler zaten mevcut: Cayman Adaları, Virgin Adaları, Man Adası, Panama vs. vergi kaçırmak isteyen şirketler, devlet yöneticileri buralarda kağıt üzerinde şirketler kurarak vergilerini zaten kaçırıyorlar ya da para transferlerini yapıyorlar.

Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire Nisan ayında Arjantin’de düzenlenecek G-20 zirvesinde “Bitcoin konusunu masaya yatırmayı önereceğim” diye açıklama yaptı. Le Maire Bitcoin’in spekülasyon riski taşıdığını ve G-20 ülkelerinin hep birlikte paraya nasıl düzenlemeler getirilebileceği konusunda çalışmaları gerektiğini söylüyor. (19.12.2017/Cumhuriyet) İsviçre bankası UBS –ki dünyanın en büyük bankalarından biridir- yaptığı açıklamada Bitcoin’i “tarihin en büyük spekülatif balonu” olarak tanımlarken Goldman Sachs, Bitcoin’i de içerecek şekilde piyasa kurmak amacıyla kripto para ticaret masası oluşturacağını açıkladı. Aralık 2017’de Chicago merkezli bir vadeli işlem şirketi olan Cboe Global Market Bitcoin ticaretinde vadeli işlemleri başlattı. Chicago Ticaret Borsası da aynı günlerde vadeli işlemleri başlattı. 2018’de de Nasdaq’ın da aralarında olduğu birçok borsanın Bitcoin vadeli işlemleri başlatması bekleniyor.

Peki Bitcoin’den korkunun esas sebebi nedir?

Para nedir? Para, tüm metaların “genel eşdeğeridir”. “Para kristali, farklı türden emek ürünlerinin fiilen birbirlerine eşitlenmelerine ve dolayısıyla fiilen metalara dönüştürülmesine aracılık eden mübadele sürecinin zorunlu bir ürünüdür.” (Marks, Kapital Cilt 1, s. 95) Yani para, toplumsal insan emeğinin cisimleşmesidir. Bunun yanında para, bir mübadele ve servet aracıdır da. Emperyalist sistem ve bu sistemin kurumları her geçen gün üretimden biraz daha kopuyor. Bu üretimden kopuş, P-M-P1 (Para-Meta-Delta Para) denklemindeki soyut zenginliğin maddi var oluş şeklini salt P-P1 (Para-Delta Para) denklemine indirgeyerek başlı başına toplumsal amaç haline gelmiş süreci taçlandırıyor. Üretmeden para kazanmak, zenginleşmek, “servet” sahibi olmak toplumsal amaç olarak kitlelerin önüne konulmuştur.

Döviz, borsalar, repolar, türev ürünleri vb. finans sistemi rantçılarının paradan para kazanmasının yollarından bazılarıdır. Bu sistem içindeki (finans kapital) rantiyeciler “spekülasyon”dan beslenirler. Bu işlemleri esnasında hiçbir denetleme ve düzenlemeye tabi olmadan “özgür” olmaya çalışırlar. Ve bu “özgürlük” onlar için büyük kazançlar anlamına gelirken akbabalar ve köpek balıklarıyla aynı alanda “oyuncu” olmaya, amiyane tabirle “yırtmaya” çalışan, kendilerine sürekli propaganda ve empoze edilen “lüks içinde yaşayabilirsin”, “sen de yapabilirsin” söylemine kanan büyük kitleler halindeki yoksul emekçi-işçi bu “özgürlük” yolunda tüm varlıklarını kaybederler. Bitcoin bu sürecin bir parçasıdır.

Hedge fonu milyarderi Mike Novogratz CNBC’deki demeçte “Büyük bir para dalgası geliyor, sadece burada değil, tüm dünyada. Bu coinler ile diğer emtia arasındaki fark nedir? Burada herhangi bir arz tepkisi yok. Alımdan sonra yeni arz gerçekleşmiyor ve bu durum spekülatörlerin rüyası. Dolayısıyla her fiyat hareketi abartılı ve abartılı olmaya devam edecek. Bu piyasada yüzde 50’lik düzeltmeler de göreceğiz. Bu da abartılı bir düşüş olacak” diyor. Novogratz, 2018’de Bitcoin’in 40 bin Dolara çıkacağını söyledikten sonra “çok zengin” yatırımcılara bile net servetlerinin % 5’inden fazlasını sanal paralara yatırmamaları gerektiğini söylüyor. (Hedge fonda sadece büyük yatırımcılar paralarını yatırabilirler, hepsi olmasa bile önemli bir kısmı ise kirli paradan oluşur.)

Mike Novagratz’ın beyanında dikkat çekmesi gereken önemli yerlerden biri “arz” ile ilgili olan yerdir. Ekonomide fiyatları belirleyen en önemli etkenlerden bir tanesi arz-talep dengesidir. Talebin az olması, çok olması arzın azalması ya da çok olması fiyatlar üzerinde etkilidir. Ancak üreticiler arasındaki rekabet, pazar doygunluğu, talep edenler arasındaki rekabet vb. etkiler fiyatlarda sapmalar olsa bile/yapsa bile fiyatların belli bir dengede kalmasına neden olurlar. Peki çok yoğun bir talep varsa ve Mike Novagratz’ın dediği gibi arz yoksa ya da Bitcoin’deki gibi “samanlıkta iğne” gibiyle ne olur? Var olan şeyin (burada Bitcoin’in) fiyatı kontrol edilemez bir şekilde belirlenir. Herkesin sürekli değer kazanan Bitcoin’den alma ve kâr etme güdüsü/çılgınlığı spekülasyon yapanların rüyası olur. Yukarıda belirttiğimiz gibi var olan 16.7 milyon Bitcoin’in % 40’ı 1000 (bin) kişinin elinde ve işlem hacminin 299 milyar Dolar olduğu düşünüldüğünde rüyanın ne kadar “pembe” olduğu ortaya çıkıyor. Maddi üretim süreciyle hiçbir alakası olmayan algoritmik bir sayının bu kadar fiyatla satışının yapılabilmesinin ve spekülatörlerin çok büyük miktarda sanal paraya sahip olmaları, Bitcoin’in arkasındaki kişi ve kurumların belli olmaması pek çok soru işaretini ve tehlikeyi beraberinde getiriyor.

Tabloya bu şekilde baktığımızda finans kapitalin bu işin “içinde” ve “arkasında” olmaması mümkün değil. Bununla beraber Bitcoin “üreten” özel şirketler var. Bir de Bitcoin madencileri bazı “kazı havzalarında” güçlerini birleştiriyorlar, katılıyorlar. Bu havuzlardan bir tanesi de Ghash.io. Bu oluşum dünyada tüm Bitcoin madencilerinin programlama gücünün % 45’ine erişti. Bitcoin kayıt zincirinin defterini (block chain) keyfi bir şekilde değiştirebilmek için gerekli oranın % 51 olduğu söyleniyor. Ancak bazı uzmanlar (Cornell’in bilgisayar bilişimcileri) % 33’ün yeterli olduğunu söylüyor.

Bitcoin tartışmasında iki şey öne çıkıyor: Neredeyse olmayan Arz ve Spekülasyon/Spekülatörler. Kimilerinin dediği gibi “merkez bankasının tekelini kırıyor”, “devlet ekonomisini yok ediyor” tezleri ayakları havada ve işin gerçeğini/özünü gizleyen tezlerdir. Türkiye’deki alım satım platformu BTCTURK Genel Müdürü Alphan Göğüş “Özel şifrelerle kişileri eşleştirebilirsiniz. Takip edilemez değil elbette, hesap bilgileri alım satım platformlarında bulunuyor. Dünyada bizim gibi olan platformlarda. Ama piyasa regüle edilirse, borsalar işlem yapmaya başlar ve kurallar getirilirse gerçek kişiyi özel şifreyle eşleştirebilirsiniz” diyor. (16.12.2017)

Bitcoin’deki asıl sorun yukarıda belirttiğimiz gibi arz ve spekülasyon. Novogratz ne diyordu: fiyat hareketi abartılı ve abartılı olmaya devam edecek, % 50’lik düzeltmeler göreceğiz, abartılı bir düşüş olacak. Fransa Ekonomi Bakanı Le Maire’yi, UBS’yi ve diğerlerini korkutan gerçeklik de budur. 2008 krizi alt gelir gruplarına verilen konut kredisi (yoksul emekçi ve işçilere) balonun çökmesiyle başladı ve Mortgage krizi olarak bilindi. Mortgage balonu, yoksul emekçi-işçilere ödeme yapamayacakları krediler verilmesiyle oluştu; onlara ipotek verdikleri evin değerinin katlanacağı ve kazançlı yatırım yaptıkları anlatılmıştı. Finans kurumları bu kredileri daha sonra paketler haline getirip fonlar oluşturdular ve türev piyasalarda sattılar. Birçok finansal kurumun ve şirketin bilançolarında ve portföylerinde yer alan bu ipotekler böylece tüm dünyaya yayılan yoğun bir spekülasyon kaynağı oldu. Sonuç olarak bu krediler battı ve birçok banka ve finansal kurum milyarlarca dolar zarar etti. ABD hükümeti en büyük Wall Street bankalarını finanse etmek için trilyonlarca dolar kurtarma masrafı yaptı. Tabii bu masraflar yoksul emekçi halktan, işçi sınıfından karşılandı. Ve yüz binlerce insan batık kredilerden dolayı evsiz barksız, borç içinde tüm birikimlerini yitirmiş halde kaldılar.

Bitcoin’in böyle bir (2008 krizi) krize neden olacağından korkuluyor. Bu da zaten şu anda ekonomik olarak iyi durumda olmayan kapitalist emperyalistlerin korkulu rüyası oluyor. Ancak bu korkuya rağmen “kâr”, “para kazanma”, “paraları para yapma” amacı spekülatörleri ve finans sektörünün önde gelenlerini korkutmuyor. Çeşitli borsaların Bitcoin işlemi yapmaya başlaması, Paypal gibi şirketlerin işlemlerinde Bitcoin kullanması, Goldman Sachs gibi şirketlerin işe dahil olması, bu emperyalist tekellerin ve finans kapitalin bu işin içinde ve arkasında olduğunun göstergesi. Onlar açısından sorun yok. Zaten sıkıntı yaşarlarsa devletleri onları korur. Olan yoksul, emekçi halka, işçi sınıfına olacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu