DünyaGüncel

DÜNYA | İhtiyaç merkez sağ, mevzuat cunta esintileri

"Öz itibariyle Yeni Demokrasi bu yasayla Yunan devrimci, sosyalist, sol, anarşist grup, kurum ve sendikaları denetime tabi tutarken bir taraftan da 2009’da patlak veren ekonomik krizden sonra sokak nabzı düşmeyen Yunanistan’da Covid-19 süreciyle daha da hareketliliği artacak sokakların denetimini sağlamaya çalışmaktadır"

Ekonomik, politik, siyasal ve kültürel alanlar başta olmak üzere yaşamın her alanında ve her cephesinde ya da kesiminde kendi varlığını sürdürme ve ilerletme çabaları bugün Covid-19 süreciyle beraber yeni yönelimleri ya da var olana dört elle sarılma eğilimini ortaya koymaktadır.

Bu minvalde çeşitli nedenlerin kıvılcım olduğu ya da olacağı ayaklanmalara önlem olarak dünya genelinde ciddi bir baskı ve bastırma politikası her ülkede kendisini göstermektedir.

Ve bu da sistemin en iyi temsilcileri olan sağ partilerin meydan muharebelerine çıkmasını ortaya koymaktadır. Yani “Nabza göre şerbet…” denilen sözün burjuvazi için bugünkü karşılığı; orta yolcuların sahneden indirilmesi ve esas savaşçıların cepheye geçmesi demektir.

Her kesim veya taraf için yüzlerin daha belirgin, tarafların daha net olduğunun altının çizildiği bu tablonun en somut analizini, sokakların renklerinden okuruz. Herkesin sokağı kendi rengini, ne zaman, hangi koşulda ve nasıl tutuşacağını belirler. Aynı zamanda buna uygun nasıl hakimiyet kurulur olgusuna da yönlendirir… Bu özgülde Yunanistan sokaklarının hareketliliğiyle beraber merkez sağ partisi Yeni Demokrasi hükümetinin bir yıllık hakimiyet olgusunun üzerinde durmak gerekir.

Yunanistan’da 2019 yılının Temmuz ayında erken genel seçimle iktidara gelen merkez sağ Yeni Demokrasi Partisi’nin tarihsel misyonu ve güncelliği dünya dengelerine paralel emperyalist-kapitalist sistemin ihtiyaçları doğrultusunda kendini yeniden var etmekte ve buna uygun politik bir hat üretmektedir.

Kısaca sağ olgusunun emperyalist-kapitalist sistem için ezilen, sömürülen, katledilen ve ötekileştirilen halkların bastırılması demek olduğunun altını bir daha çizmek gerekir.

SYRİZA gibi reformist, orta yolcu bir partiden sonra Yeni Demokrasi’nin iktidara gelmesi konjoktürel tablodan bağımsız değil. Çünkü mülteci yüzlü Yunan sokak nabzı, keskinleşen bir sürece doğru evrilmektedir. Bu keskinlik; bastırmayı, şiddeti ve bunu kullanmakta tereddütü ortadan kaldırır. Aslında buradaki en önemli mesele önceden görmek ve ona göre bir yönelim oluşturabilmektir. Yunanistan için tablo tam da böyle. Önceden müdahalenin koşullarını yaratmak ve olacakları belli şekillerle engellemeyi, bastırmayı örgütlemek…

İçinde taşıdığı devrimci dinamizmi ve sokak hareketliliği ile beraber mülteci yüzü hiç eksik olmayan bir ülke diyebileceğimiz Yunanistan’ın bugünkü sokak rengi de bastırılarak denetim altına alınmaya çalışılmaktadır. Ve bu temelde Yeni Demokrasi hükümetinin yönelimi de mültecilerle beraber sokağın sesini kesmeye çalışmak oldu.

Avrupa’nın sınır bekçiliğini yaparken sınırsız yetkiye sahip olan sınır muhafızlarının mültecilere dönük işlediği suçlar son bir yılda Yeni Demokrasi hükümetinin gelmesiyle yasallaştırılmaktadır. Bu gibi sağ iktidarları, Türkiye’den çok iyi biliyoruz; kendi yasalarını çiğnemenin destanını yazarlar. İş ezilenler üzerinde baskı kurmak veya kendi çıkarlarına ters düşen her şeye müdahale etmek olunca hiçbir yasayı tanımadan müdahale pratikleriyle şaha kalkarlar.

Esas olarak sınırlarla paralel bir şekilde Yunan sokaklarının sesini kesme yönelimi de son süreçte yeni bir düzenlemeyle yasallaştırıldı. Sınırlardan sokaklara son bir yılda denetimi Ortadoğu’yu aratmayacak bir hal alan Yunanistan sokaklarındaki polis yoğunluğu ve artan yetkileri dünya basınında da yer almaktadır.

En son tüm Yunanistan’da on binlerin sokağa dökülmesine neden olan yeni gösteri ve eylem yasasıyla hakimiyet ve yetkilerini kolluk kuvvetleri üzerinden yasallaştırarak artıran Yeni Demokrasi hükümeti, önemli bir yatırım yapmış oldu.

Yunan devrimci, sol, sosyalist ve anarşist kamuoyunda “Bizi zulüm, siyasi ve sosyal sessizliğin karanlık zamanlarına geri götüren cunta esintili bir mevzuat” olarak tanımlanan yeni gösteri ve eylem yasası ile Yeni Demokrasi’nin bugünkü üstlendiği rolü de tarihsel ortaya çıkışından bağımsız değildir. İktidara ilk geldiğinde akademik özgürlüğe saldırıyı gerçekleştiren hükümetin ikinci saldırısı da topyekûn sokaklara oldu.

Yunan demokrasisinin simgelerinden biri olan 17 Kasım 1973’teki Atina Politeknik direnişi bu akademik özgürlüğün temelini oluşturmaktadır. Albaylar Cuntası’na karşı 14-17 Kasım 1973 tarihleri arasında Politeknik’te direnişe geçen üniversite öğrencilerine 17 Kasım sabahı cuntacılar tarafından tanklarla kanlı bir saldırı gerçekleşmiş ve 34 öğrenci katledilmiştir.

Bu öğrenci direnişinin temelini oluşturduğu akademik özgürlük 1982’de yasalaştırıldı. Bu direniş aynı zamanda Cuntayı devirmenin kıvılcımı olarak da tarihte yer edindi.

Akademik özgürlük yasası bugün de aynı sürecin ürünü olarak cuntadan sonra ilk hükümet olma özelliğini taşıyan ve 4 Kasım 1974 tarihinde kurulan merkez sağ Yeni Demokrasi tarafından kaldırıldı. Polislerin üniversitelere girişi serbest oldu.

Albaylar Cuntası olarak ifade edilen ve 1967’den 1974’e kadar süren bu askeri darbenin oluşumu ve temel nedeni kısaca devrimci, komünist ve sosyalistlerin hakimiyetini kırmak ve yok etmektir. Bu neden aynı zamanda bugün polislerin üniversitelere girmesinin yasallaşmasının nedenidir. Ve 9 Temmuz’da parlamentodan gecen yeni gösteri ve eylem yasasının da temel nedeni budur.

Öz itibariyle Yeni Demokrasi bu yasayla Yunan devrimci, sosyalist, sol, anarşist grup, kurum ve sendikaları denetime tabi tutarken bir taraftan da 2009’da patlak veren ekonomik krizden sonra sokak nabzı düşmeyen Yunanistan’da Covid-19 süreciyle daha da hareketliliği artacak sokakların denetimini sağlamaya çalışmaktadır. Bir yıl içinde çizdiği bütün politik yönelimleri bu minvalde halkı bastırmak ve sindirmek üzerine şekillendi/şekillenmektedir.

Yeni yasanın onaylandığı saatlerde Yunanistan parlamentosunun önü başta olmak üzere 40 şehirde yasaya karşı sokaklarda olan halkı “katil” olarak ifade eden ve polise; eylemleri bastırması için tam yetki emrini veren Yeni Demokrasi vekili Yunanistan İçişleri Bakanı’nın ilk yasa pratiği de gerçek yüzlerini anında deşifre ettirdi.

Sokakta tam yetkiye sahip olan polislerin 9 Temmuz tarihinde yoldan geçen insanlara bile saldırması oluşacak baskının ilk etaptaki somut örneği olarak dünya basınında yer aldı. Bu protestoda gözaltına alınan 17 kişi terör yasası kapsamında yargılanacak. Kısaca, Cunta rüzgarı konjonktürel tabloyla yeniden esiyor diyebiliriz.

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu