GüncelManşet

Bir ÖG okuru yazdı “CHP’den ‘Sert muhalefet’; sokağın sesinedir”

“Referandum süreci hâkim sınıflar arası iktidar savaşının arenasıydı. CHP’nin “referandumu tanımıyoruz” lafzı iktidar savaşının devam edeceğinin yalın ifadesidir. Fakat “ser muhalefet” olarak CHP’nin sokak eylemlerini tanımadığının da altı çizilmelidir. AKP/Erdoğan karşıtlığının düzene-devlete yönelmesi CHP’nin ruhuna ters olan bir durumdur. İlerici, demokrat ve “sol” kimliği ile geniş kitlede bir yankısı olan CHP’nin bu kurulu düzende asıl misyonunun maskelenmesi bugün tabanın tepkisiyle açığa çıkıyor. Hayır’a sahip çıkma CHP ile CHP tabanında farklı algılanıyor. Dolayasıya sert muhalefetten CHP düzen içi mücadeleyi kast ederken, taban doğrudan sokakları alanları doldurmak olarak algılıyor ve eyleme geçiyor.

 

Hâkim sınıflar cephesinde iktidarı elinde bulunduran klik kapitalist sistemin sömürüsü ve çürümüşlüğü karşısında giderek maskesi düşer. Devlet ve onun zor aygıtlarını (ordu-polis-hapishane) daha fazla kullanan-kullanmak zorunda olan hâkim kliğe karşı toplumun her kesiminden öfke ve tepki yükselir. İktidar olmayan fakat olmak isteyen “muhalefet” cephesindeki klik kitlelerdeki bu öfke ve tepkiyi hem düzen içi sınırlarda tutmak hem de arkasına almak iktidar olmasa bile önemli pay sahibi olmak için kullanır, kullanmaya çalışır. Bu yüzden gençlik CHP kollarının (Üsküdar, Beşiktaş, Gaziosmanpaşa ve Toroslar) CHP merkezine yaptığı çağrıdaki gibi CHP “cesur olamaz.”

 

AKP ve CHP hâkim sınıfların birer temsilcisi olarak ortaklaştıkları nokta TC devletinin bekasıdır. Bu kapsamda CHP’nin her daim misyonuna uygun olarak bir “ana muhalefet” çizgisi izler. Temel şiar “söz konusu devlet ise gerisi teferruat”dır. Sorun veya ortaklaştırılamayan, karşı karşıya gelinen nokta, devlet erkine kimin daha fazla söz hakkı olacağıdır. Dolayısıyla CHP, Kürtlere yönelen saldırılarda “sol”culuğunu hemen unutarak AKP’ye yedeklenir. “Bizi HDP’yle yan yana göstereceklerdi” korkusuna kapılır. CHP, AKP’ye karşıdır fakat sadece AKP’ye. Bu yüzden CHP Toroslar Gençlik Kollarının “vakit sivil itaatsizlik yolu ile direnme vaktidir” kararlılığı CHP’de yoktur, olamaz. 

CHP’nin 15 yıllık AKP’ye muhalefet tarihinde “sokakların” lafzı dahi yoktur. “En sert muhalefetten” kasıt meclis kürsüsüne yumrukla vurarak bağırarak konuşmak ve Anayasa Mahkemesine gitmektir. Sokağın CHP’deki anlamı düzen içi muhalefetin düzen dışına çıkmasıdır. Devletin koruyucusu ve kollayıcısı, “Atatürk’ten!” dolayı da kurucu partisinin “yıkıcı-bölücü” duruma düşmesi CHP’nin kâbusudur. Bu yüzden CHP sözcüsü Selin Sayek Böke’nin açıklamasında geçen “sine-i millet” (meclisten çıkıp halkın içine –sokağa- gitme) ifadesi alelacele düzeltilmekle kalmayıp, bizzat Kılıçdaroğlu tarafından “sokak eylemlerini desteklemiyoruz” devlete karşı rüst ispatı yapılır. 

AKP/Erdoğan temsili olduğu hâkim kliğinin iktidarı için gerektiğinde sokağı kullanmaktan, silahları konuşturmaktan, mitinglerde-düğünlerde bombalar patlatmaktan geri durmazken “ana muhalefet” olarak CHP’nin pasif kalması “cesaretsiz” olması “korkaklığından” değildir. Birincisi CHP sınıfsal misyonunu yerine getirmektedir. İkincisi buna tabi olarak sokağın önünü alamayıp kendi amaç ve hedefinden çıkmasının yüksek olmasıdır. Bu yüzden CHP Gaziosmanpaşa gençlik kollarının açıklamasındaki gibi “cılız, umutları bitiren inançları yıkan açıklamalar” yapılır. 

Adına “Başkanlık” denilen “yeni sistemde” devlet bürokrasisindeki dağılım hâkim sınıflar arasındaki çelişkinin şiddetini belirleyen konumda olacaktır. AKP/Erdoğan dün olduğu gibi bugünde hayali kurulan başkanlığa ters olarak koalisyon bir başkanlık (Türk tipi böyle bir şey olsa gerek!) ile yönetilmek zorundadır. Bu durum her yönden sıkışan AKP/Erdoğan’ın devlet bürokrasisi içinde ayrı bir cendere içine alacaktır. CHP’nin referandum sonrası tavrı, açıklamaları, referandum sonrası yapılan ilk özel oturumda referandumun birinci gündem dahi olmaması ve “referandumu tanımıyoruz” söylemi tabanın tepkisine yönelik olup uzun vadede bu koalisyon başkanlıkta yer alabilmektir. AKP/Erdoğan’ın tek başına başkanlık yürütecek ya da devlet erkine tek başına hâkim olup sistemdeki tıkanmayı çözecek arkasında bir sermaye gücü yoktur. Sanayi ve turizm kentlerinde “Hayır” çıkması da bunun bir göstergesidir. Şimdilik AKP-MHP ittifakı görünse de ilerleyen süreçte AKP-CHP ittifakı gündeme gelecektir. Bu yüzden CHP Beşiktaş gençlik kollarının “Partimizi… Mahkemeye başvurmaktan daha fazlasını yapmaya” çağırmasının CHP’de bir karşılığı yoktur. 

Referandum süreci ülkedeki politik dengelerdeki tüm çelişkileri açığa çıkarmıştır. Ülke siyasetine yön veren politik aktörlerin, özellikle düzen içi olanların, bünyesindeki AKP/Erdoğan karşıtlığında saklı olan düzen karşıtlığını açığa çıkarmıştır. Ezilen kesimlere şöyle veya böyle hitap eden CHP’de bu daha belirgin bir hale gelmiştir. CHP Beşiktaş gençlik kollarının “Millet artık bu haydutça düzene bir dur demekten başka bir ihtimal kesinlikle kabul etmeyecektir” sözü bu anlamıyla dikkat çekicidir. 

Süreç hâkim sınıflar arasındaki çelişkiyi derinleştirirken aynı zaman da, ezilenlerden yana görünen düzen partilerinin maskesini de düşürerek ezen ve ezilen çelişkisinde derinleştirmektedir. CHP’nin tabanındaki yarılma-ayrışma bu sürecin kaçınılmazıdır”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu