Güncel

Cumartesi anneleri ve çeteleşmiş bir devlet

İstanbul: Galatasaray Lisesi önünde 559. kez bir araya gelen Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde 22 yıl önce kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanmasını için başlattıkları adalet arayışlarının 559. haftasında da Galatasaray Lisesi önünde bir araya geldi. “Failler belli kayıplar nerede” pankartı açılan eylemde kayıpların fotoğraflarıyla adalet arayışlarının simgesi haline gelen kırmızı karanfiller taşındı. Cumartesi Anneleri’ne bu hafta polis tarafından hedef alınarak katledilen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve sanatçı Pınar Aydınlar da destek verdi.

“Bir araya gelerek bu katliamları durdurabiliriz”

Eylemde ilk olarak Hüseyin Taşkaya’nın kızı Serpil Taşkaya söz aldı. Taşkaya, “559 haftadır bu meydanlardayız. Aynı zamanda babamın katledişinin 22. yılını geride bıraktık. Yaklaşık 3 ay önce babaannemi kaybettik.  Babaannem beni her gördüğünde oğlunu görür gibi sarılırdı. Onun vefat ettiği gün bende babamı o gün kaybetmiş gibi hissettim. O acıyı en derinden yaşadım. Babaannem oğlunun kemiklerini göremeden, mezarını göremeden aramızdan ayrıldı. Onun vefatından yaklaşık iki hafta önce bir erkek çocuğum dünyaya geldi. Ben ona babamın adı olan Hüseyin adını verdim ismiyle birlikte bu meydanlar da yaşasın. Biz bu meydanları terk etmeyeceğiz.”dedi.

Ardından Hüseyin Taşkaya’nın oğlu Fehim Taşkaya kayıp yakınları ile birlikte sevinci, hüznü ve yakınlarının kemiklerini aradıklarını söyleyerek, “Biz bu meydanlarda büyüdük.İnsanlar hep kaybedilmiş, asit kuyularına atılmış. Bu devlet en güzel duygularımızı, annelerimizi, babamızı, kardeşlerimizi bizden aldı. Bu meydanda bir daha aynı acılar yaşanmasın diye beklerken biz de bir kumpasa gidecek miyiz diye düşünmeye başladık. Faillerin yargılanmasını istiyoruz. Devlet kayıplarımızı vermezse çeteleşecek” diye konuştu.

Hüseyin Taşkaya’nın kardeşi Faik Taşkaya, 22 yıldır bu ülkede bir şeyin değişmediğini şimdi de insanların meydanlarda canlı bombalarla katledildiğini söyledi. Taşkaya, “Bir araya gelerek bu katliamları durdurabiliriz. Yoksa bu devlet saltanatını bu şekilde sürdürmeye devam edecek” şeklinde konuştu.

IMG 9628O dönem siverekte ne oldu?

Haftanın basın açıklamasını Hüseyin Taşkaya’nın yeğeni Şehriban Taşkaya okudu. Şehriban Taşkaya 2013 yılında Anayasa Mahkemesi’ne taşınan Nurettin Yedigöl dosyasının dün mahkeme tarafından “Kabul dilemez” gerekçesi ile kapatıldığını hatırlattı. Cezasızlık dosyalarının unutulmaması için her hafta bir araya geldiklerini söyleyen Şehriban, Hüseyin Taşkaya’nın Siverek’te devlet şiddetini açıkça eleştirdiği 90’larda Siverek’in JİTEM-Bucak Aşireti’nin merkezi haline geldiğini köy yakmaları, yargısız infazlar ve gözaltında kaybetmeler yaşandığını ifade etti.

Taşkaya, “42 yaşında 4 çocuk babası Hüseyin Taşkaya tamamen Bucak aşiretinin hakimiyetindeki Siverek’te müteahhitlik yapıyordu. Çevresinde sevilen, sözü dinlenen biri olan Hüseyin Taşkaya yaşanan devlet şiddetini açıkça eleştiriyordu. Bu nedenle devletin ve Bucak aşiretinin hedefindeydi. Adının ölüm listesinde olduğu duyumları gelmeye başlayınca evini İstanbul’a taşıdı. Kalan işlerini tamamlamak için bir süreliğine Siverek’e döndü ve amcası Mehmet Taşkaya’nın evinde kalmaya başladı. 6 Aralık 1993 tarihinde askerler, polisler, Bucak aşiretine mensup korucular otuz araçlık konvoyla, Urfa’nın Siverek ilçesi Bağlar mahallesindeki Mehmet Taşkaya’nın evine baskın yaptı. Üsteğmen Ahmet Şentürk’ün yönettiği baskında Hüseyin Taşkaya gözaltına alındı. Hüseyin Taşkaya’yı sormak için emniyete, savcılığa, valiliğe koşan ailesine “Sedat Bucak’a sorun” denildi. DYP milletvekili, aşiret reisi- korucubaşı Sedat Bucak da “Bizim ekip almış fakat devlete teslim etmiş; bundan sonra haberimiz yoktur, devlet biliyor” dedi. Oğlundan haber alma umuduyla Siverek Emniyet’ine giden Fatime Taşkaya’ya “Bir daha bize gelmeyin. Diğer oğullarınla birlikte burayı terk edin, yoksa onlar da kaybolur” denildiğini aktaran Şehriban Taşkaya, “Fatime Taşkaya 22 yıllık bir arayışın, 22 yıllık bir bekleyişin ardından oğlundan bir haber alamadan 17 Ekim 2015 tarihinde aramızdan ayrıldı.” dedi. Hüseyin Taşkaya’nın gözaltında kaybedilmesinden sorumlu olanların başta Sedat Bucak olmak üzere dönemin Siverek Jandarma Karakol Komutanı Üsteğmen Ahmet Şentürk, Siverek Kaymakamı Celalettin Yüksel Urfa Emniyet Müdürleri, Urfa Valisi, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Başbakan Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olduğunu söyleyen Taşkaya, “Onlar hesap verinceye kadar adalet arayışımız devam edecek. Bu dosya bizim için kapanmayacak” diye konuştu

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu