Makaleler

YAZMAK!

Birçoğumuza zor gelen, peşin hükümle yapamayacağımızı belirttiğimiz bir eylem…

Kimimizin “ne yazacağını”, “nasıl yazacağını”, “nereden başlayacağımı bilmiyorum” vs. diyerek geçiştirdiğimiz bir eylem.

Çoğu zaman sıkıntı veren, daraltan, “off” dedirten türden bir eylem…

Tüm bu ve daha fazlasını sıralayarak çoğaltabileceğimiz gerekçelerle hayata geçirmekten imtina ettiğimiz bir eylem: YAZMAK!

Yazmak; emek ister, yoğunlaşma ister, çaba ister, zaman ister…

Ama bunlarla birlikte YAZI YAZMA ihtiyacını, hissetmek, özümsemek ve önemsemek gerek.

Konu vesilesiyle 2012-2013 Sefagül Kesgin Eğitim Üslenim Kampı’nda yaşanan bir olayı aktararak devam edeceğim. Gerillanın kış kampında yaşamın daha düzenli, örgütlü geçmesi amacıyla çeşitli komisyonlar oluşturulur. Her komisyonun işlevi farklıdır. Kamp yaşamında bütünlüklü bir oynarlar. Güvenlik Komisyonu, Komün Komisyonu, Kültür Komisyonu vb. Bunlardan bir tanesi de Yazı Kurulu Komisyonu’dur. Yazı Kurulu her kamp faaliyetinde hem yazı yazma ve yazdırma alışkanlığı kazanmak/kazandırmak hem de yayınlarımızı beslemek amacıyla oluşturulur.

Sefagül KESGİN kampında da komisyonların oluşturulmasının hemen ardından Yazı Kurulu Komisyonu da ilk toplantısını yaparak kamp boyunca hangi konularda ve ne içerikte yazılar yazılacağına dair planlamasını yaptı. Toplantının içeriğinden birisi de yoldaşların yazı yazma noktasındaki tutum ve tavırlarıydı. Keza yukarıda bahsettiğimiz birçok gerekçe, önceki kamplarda komisyonun bileşenleri ve genel bileşen arasında yaşanan diyaloglardan bazılarıydı. Bu nedenle buna uygun bir örgütlenme yaparak “hangi yoldaşa, hangi konuda, ne kadar yazı yazdırabiliriz” noktasında tartışmalar yürütüldü.

Nihayetinde her yoldaş, farklılıklar taşıyordu. Kimi yazı yazmayı seviyordu. Kimisi zorlana zorlana yazabilecek durumda, bazıları ise yazma eylemine pek de yanaşmak istemeyenlerdendi. Tüm bunlar göz önünde bulundurularak kamp faaliyetindeki süreç yazı yazanları daha nitelikli kılmak, yazmayanlara ise yazma alışkanlığı kazandırmak olarak özetlendi. Özellikle yazı yazmada zorlanan yoldaşlar için kurulda görevli bir yoldaşın önerisi ile “Gerekirse önce bir cümle yazsınlar, sonraki konuda bir paragraf, sonra da makale” diyerek getirdiği öneri kabul edildi.

Önceki kamplardan çıkarılan bir sonuç olarak kaba bir dayatmayla yazılan yazıların pek de iç açıcı olmadığı yönündeydi. Bu nedenle biraz daha esnek bir ele alış ile ancak tüm yoldaşlara bu konudaki sorumluluğunu daha fazla anlatarak, hissettirerek harekete geçirmeyi hedefledik. Ve konular belirledi konu dağılımı yaptık. Ancak ilk itiraz komisyon üyesi olan bir yoldaştan geldi: “Ben yazamam” diye. Aslına bakılırsa yoldaşın itirazında gerçeklik barındıran bir durum vardı. Keza yazı yazma işlemiyle arası bozuk olan yoldaşlardan biriydi.

Toplantı bitiminde ilk tartışma da bu yoldaşla yürütüldü. Hem konunun hassasiyeti ve ağırlığı hem de Beşler’e karşı sorumluluğun da etkisiyle, yoldaşın “yardım edilirse” talebiyle uzlaşma sağlandı.

Yazı için belirlenen süre 15 gündü. Ve her yoldaş bu süre zarfında yazısını komisyonda görevli olan yoldaşlara teslim edecekti.

15 gün içerisinde komisyonda görevli olan ve ilk başta itiraz eden yoldaş da daha önce hiç görülmemiş bir biçimde görevine yoğunlaşmış ve Beşlerden Sefagül yoldaşla ilgili bir yazı yazmaya başlamıştı. Zorlandığı her halinden belli oluyordu. Bir elinde kurşun kalem, diğerinde silgi. Defterindeki izlere bakılırsa yazdığı birçok şeyi silip yeniden yeniden yazmıştı.

Bu arada yoldaşlardan ufak tefek yardımlar alsa da 15 gün sonunda yazıyı esas olarak kendi emeği ve düşüncesiyle teslim ettiğinde, ortaya kendisi de dahil, okuyan tüm yoldaşların oldukça beğendiği, şaşırıp kaldığı bir yazı/anlatı çıktı.

Yazıyı yazana kadar elbette zorlandığı, tıkandığı, karamsarlığa kapıldığı anlar oldu. Ve bunun dışa vurumu. Ama dedik ya, konunun ağırlığı ve sorumluluğu başarmasına yardımcı olan en büyük etmenlerden biri olsa da yoldaş konuyla ilgili yazı yazmanın ihtiyacını hissetti, özümsedi ve önemsedi!

Belki tekil bir örnek olarak bu da bu anı/anlatı yazısı olabilir, ancak önemli olan şudur ki; yazı yazma alışkanlığı kazanmak zor bir iştir ancak imkansız değil. Yeter ki devrimci irademizle zorun üstüne yürüyebilelim. O zaman zoru alt ettiğimizi göreceğiz.

Devrimci selamlarla…

(Dersim’den bir Partizan)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu