GüncelManşet

Kadın Komitesi “Faşizm, direnişi giyinen özgür kadınların direncinde yok olacak!”

H. Merkezi: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşırken bir açıklama yapan TKP/ML Kadın Komitesi “Katlettiğiniz kadınların öfkeli bakışları lanetiniz olacak! Faşizm, direnişi giyinen özgür kadınların direncinde yok olacak!” dedi.

Elimize e-posta yoluyla ulaşan bir habere göre Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) Kadın Komitesi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle bir açıklama yayınladı. “Katlettiğiniz kadınların öfkeli bakışları lanetiniz olacak! Faşizm, direnişi giyinen özgür kadınların direncinde yok olacak!” diyen Kadın Komitesi “İsyanla, direnişle, hesap sorma bilinciyle” yasaklamalara karşı 8 Mart’ı karşılamaya çağırdı.

“Bütün talepler kadın için radikal bir mücadeleye dönüşüyor”

Enternasyonal proletaryanın mücadelesinin mihenk taşlarından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü, kadınlar, tarihine yakışan bir direnişle karşılıyorlar. Bu 8 Mart’ta, kadınlar zulme soyunan ataerki ve devlet işbirliğine karşı isyan ve direnişi giyiniyor, 8 Mart’a can veren kadınların dili ve sesi oluyorlar” diyen Kadın Komitesi açıklamasında şu şekilde sürdürdü: “Kadının ilk tarihsel yenilgisiyle birlikte iktidarı ele alan ataerkil sistemde kadının emeği, bedeni ve kimliği, her dönem erkek egemenliğinin savaş alanı olmuş ve erkek egemenliği yok saydığı, hor gördüğü, zulmettiği, ayrımcı ve kısıtlayıcı olduğu kadının üzerindeki tahakkümünü artırmanın yol ve yöntemlerini geliştirme çabası içerisinde olmuştur. Ancak kadınlar bu tahakküme karşı her dönem çeşitli şekillerde isyanı elden bırakmamıştır.

Kısaca 8 Mart tarihini aktaran ve bugün 8 Mart’ı karşılarken de aynı taleplerin hala geçerli olduğunu söyleyen Kadın Komitesi “İşçi sınıfının kazanılmış tüm haklarına gözünü diken, güvencesizliği derinleştiren sömürü politikalarını meclisten geçiren/geçirmeye çalışan AKP hükümeti ve patronların hedefinde ucuz işgücü olarak gördükleri kadınların güvencesiz, yarı zamanlı, ev eksenli çalışma modelleriyle daha fazla sömürülmesi vardır. Kadını istihdam dışı bırakan devlet ve korumalığını yaptığı patronlar, elbette hem kadının evinde oturup işgücü üretmesini istemekte hem de kısa vadeli, güvencesiz, yarı zamanlı işlerde çalışmasının alt yapısını oluşturmaktadır” dedi.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı her türlü ayrımcılık, baskı ve zulmün yarattığı bütün toplumsal sorunlar, demokratik talepler kadın açısından bedeller ödenerek kazınılması gereken radikal bir mücadeleye dönüştüğünü vurgulayan Kadın Komitesi “Bu sebeple, 8 Mart, kadınlar açısından emeğine dönük saldırılara karşı alanlara çıkmanın yanında oy hakkı, eşitlik, şiddetin son bulması, toplumsal alandan dışlanma, kendini var edebilme vb. mücadelelerinin de görünür olduğu alan haline getirilmiştir” dedi.

“ ‘Önce kadınları vurun’ emrine özsavunma ile karşılık veriyoruz”

Tarihsel arka planını isyan ve direnişimizden, ödediğimiz bedellerden alan 8 Mart’ı bu yıl abluka ve yasakların, katliamların gölgesinde karşılamaya hazırlanıyoruz” diyen Kadın Komitesi, bu 8 Mart’ta kadına dönük saldırılar içerisinde öne çıkan temel yönlerden birinin özellikle son bir yılı göz önünde bulundurduğumuzda örgütlü ve politik kadınların, erkek egemen devletin katliamcı politikaları tarafından hedef alınması olduğunu söyledi. “Sadece son 1 yılda 100’ün üzerinde örgütlü ve politik kadın, Suruç ve Ankara katliamlarında, Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de, İstanbul’da vahşet bodrumlarında ya da direkt infaz edilerek katledilmiştir” dedi.

Hedef bilinçlenme ve ayağa dikilme mücadelemizi yok etmektir” diyen Kadın Komitesi açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Günay Özarslan ile başlayan infazların Taybet Canşin, Dilek Doğan, Dilan Kortak, Yeliz Erbay, Şirin Öter, Seve Demir, Pakize Nayır, Fatma Uyar ve son olarak da Berna Yılmaz ile Çiğdem Yakşi ile sürdüğü görülmektedir.Erkek egemen zihniyetten temelini alan faşist TC devleti, Avrupa devletlerinin ‘terörle mücadele’ adı altında kurdukları ‘anti terör timlerine’ verdikleri talimatnamede yer alan ‘Önce kadınları vurun’ emrini hayata geçirmekte ve infazlar, katliamlar ve kadınların bedenlerini teşhir ederek isyan ve direnişimizi yok etmeyi hedeflemektedir.

“İsyanla, direnişle, hesap sorma bilinciyle”

Bu anlayış ve zihniyetin kendini toplumun her alanında üreterek sadece 2015 yılında 303 kadının ağırlıklı olarak eşi, eski eşi, sevgilisi, eski sevgilisi başta olmak üzere en yakınındaki erkekler tarafından katledilmesini getirdiğini hatırlatan Kadın Komitesi, “Bizlerin kendi yaşamına dair tek bir karar alma iradesi göstermemiz erkek egemen zihniyet tarafından ölümle cezalandırılmaya çalışılmıştır. Ancak Nevin Yıldırım, Yasemin Çakal, Çilem Doğan örneklerinde gördüğümüz gibi kadınlar artık uğradıkları saldırılara ya da ölüm tehditlerine karşı özsavunma geliştirmeye başlamışlardır. Kadın ve LGBTİ katillerine, taciz-tecavüzcülere ödül gibi indirimler verilirken hayatta kalmak ve onurunu korumak için erkekleri öldüren kadınların müebbet ile yargılanması devlet ve kurumlarının işbirlikçiliğini ortaya sermektedir” dedi.

“Ama nafile”diyen Kadın Komitesi “Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz için verdiğimiz mücadele karşısında faşizm, özgür kadın ruhunun direncinde boğulmaya mahkumdur. Bizler katledilen kadınların isyanını büyütmeye ve bu 8 Mart’ta kadınlardan duyulan korkunun açık ettiği yasaklamalara karşı isyanı yaymaya devam edeceğiz! İsyanla, direnişle, hesap sorma bilinciyle” diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu