Makaleler

Saraylar saltanatlar çöker, kan susar bir gün… Zulüm biter!

Sınıfsız-sömürüsüz, özgür ve kardeşçe yaşamak uğruna yola düşenlerin umutları “Yiğitlik

inkâra gelmez”dir. Dilinde türküleri, ellerini birine kenetleyerek halaya duranlar ülkenin başkentinde katledildiler. Bu satırları size yazarken, aramızda mesafe, mekânlar farklı olsa da, birlikte çarpan yüreğimiz, öfke ve acımız bizleri birleşiyor.

Bizler biliyoruz; Egemen hâkim sınıflar arasındaki çelişkilere rağmen, ezilenin mücadelesini bastırmak söz konusu olduğunda, birleşip-bütünleşirler. Ezilenleri ideolojik kuşatmaya alıp, kendi koydukları sınırlar içinde, şiddet yoluyla ezmeye çalışıyorlar. Bu saldırıları boşa çıkartmak için ezilenlerin birleşik mücadeleyi her yönüyle geliştirmeleri gerekir.

Ankara’da “Barış Mitingi”ne katılmak için ezilen halklar yürümeye başladılar. “Doğu ile Batı”yı birleştirmek için… Yol uzun, yolculuklar zorlu ve çetindi, biliyorlardı. Fakat düşler ne kadar temiz ise karşındakilerin düşleri de o denli kapkaradır. Barikatlar kurulur yollara. Yine de yolcular yürüdüler bu yolda.

2015 yılı Ekim ayında, Ankara’nın güneşli gününe çöken pustu. İyi seçilemeyen alçakların haince sızdığı ve bulundukları yeri insanların kanıyla suladıkları bir günü yaşadık. Bu ilk değildi, son da olmayacaktır.

Ülkemiz ezilenleri bir dejavu halindedir. Bu hali 5 Haziran günü HDP’nin Amed’de  düzenlendiği seçim mitinginde yapılan alçak saldırıda yaşadık. 20 Temmuz’da karşımıza Pirsus’ta çıktılar. 33 genç devrimci Rojava yolunda katledildi. Yetmedi, doymadılar, kana susamışlardı. Şimdi halaya duran insanlarımızın yanıbaşında belirdiler.  “Bu meydan kanlı meydan” diyenler, Ankara’nın ortasında katledildi… “Bu meydan kanlı meydan” diyenlerimiz el ele ölüme yürüdüler. Özgürlük ve kardeşlik için…

Faşist devlet ve AKP Hükümeti’nin icraatlarını çok iyi biliyoruz. Yalnızca son yıllarda yaptıkları bile devlet tarihini ve niteliğinde özetidir. Gezi İsyanı’ndan bu yana dökülen kan, buzdolabında bekleyen bedenler oldu. Faşizm bir devlet politikası değil, ideolojisidir. Suruç’tan bu yana Ankara’dan öte can verenlerimiz, bütünleşti Gezi direnişiyle. Bu resme bakarken Locio Fanti geliyor aklımıza

Locio Fanti “rengiyle habercisi” olan bir ressamdır. Neyi resmettiği sorulduğu zaman “Sovyetler” diye yanıt veriyor. Nedeni sorduğunda kendi yaşamıyla yanıt veriyor. Komünist anne ve baba tarafından Sovyet sevgisiyle büyümüştür.

A. Camus, II. Dünya Savaşında, Avrupa’ya seslenmişti. Toplama kamplarında Yahudilerin tutulduğu kast ederek “Hepimiz Katiliz!” demişti.

Sessizlik suça ortak olmaktır!

İşte Gezi, 6-8 Ekim sehildanlarından bu yana Roboski’den Amed’e, Pirsus’tan Ankara’ya, ezilen halkların özgürlük, kardeşlik ve eşitlik için mücadeleleri bu resim bir parçasıdır. Bu resim bize Locio’nun resmini özetliyor. Yaşar Kemal geliyor akla bu resme bakınca. Çünkü İnce Memed isyankar anlatımıyla, söylemiyle, T. Kürdistanı’nın resmidir.

Ankara Garı önünde “Banış Mitingi”ne gelen ülkemizin bütün renkleri ve kimlikleri birlikte yürüdü. Pir Sultan’dan Bedreddin’e ve nicelerine değin gelen ezilenlerin kavga mücadelesi, beş Kızıl Karanfilden Arinlere uzandı ve Berkin olup yürürken, Âlan olup sahile uzandık. Bugün Ankara Garı’nda tüm ezilenlerin mücadele simgemiz oldu, yoldaşlık ediyor yoldaşımıza.

İşte bundan dolayı; Faşizme inat eşit bir yaşam, özgürlük istemek için gelin hep birlikte enternasyonal taburları el ele, omuza kuralım…

Ankara güneşli bir günde kapkara oldu. Bunu yapanları tanıyoruz, biliyoruz. Ve onlardan hesabını mutlaka soracağız. And oldun ki hiç bir zaman unutmayacağız!

Saraylar saltanatlar çöker

Kan susar

Bir gün…

Zulüm biter

Menekşeler de açar üstümüzde

Leylaklar, güller   

Bu günlerden geriye

Bir yarına gidenler kalır bir de yarına direnenler!

(Bir tutsak Partizan)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu