DerlediklerimizGüncel

NUBAR OZANYAN | Karanlığa karşı duranlar

İşçiye metan gazı, gerillaya kimyasal gazdan başka bir şey vermeyen lanetli Türk devleti, her gün daha fazla çöküşe doğru gidecektir. 

Bilimin ve meslek onurunun bir temsilcisi daha rehin alındı. Düşünen, araştıran, soran ve sorgulayan, diz çökmeyen her onur ve vicdan sahibi insan, diktatörler için tutuklanma gerekçesidir. Şebnem Korur Fincancı, meslek ve mücadele yaşamı boyunca hep hak, adalet ve onurdan yana olmuştur. Aydınlık yolunda önüne çıkan birçok karanlık engelleri aşmasını bilmiş, cesur bir kadın direnişçidir. Meslek yaşamını bir mücadele biçimine çeviren Fincancı her daim derin bir iz bırakmıştır. Hemen her sorun ve olayda doğru yerde durup, doğruları ifade etmekten çekinmemiştir.

İşgalci TC devletinin HPG gerillalarına yönelik kimyasal silah saldırılarına karşı duran sözleri, kimyasalcıları fena öfkelendirmiştir. Ve açık hedef durumuna konularak adeta linç edilmek istenmiştir. 12 Eylül dönemini aratmayan bir gerekçeyle “örgüt üyesi olma” suçuna dahil edilerek elleri kelepçelenmiştir. Özgürlük düşkünü insanların sadece ellerine kelepçe vurulur. Halkların viran olmuş acılarını küçücük yüreğine sığdıranların ne kalbine ve ne de beynine kimse zincir vurulamaz.

Fincancı, 12 Eylül hukukuyla gözaltına alındı. Gözaltılarla sindirmeye ve diz çöktürmeye çalışarak herkesi susturmaya çalışıyorlar. Fincancı’nın ardından Avukat Aryen Turan da gözaltına alınıp bırakıldı. Soykırımcı Türk ordusunun dosyalara sığmayan hukuki ve insani suçlarına işaret ettikleri için burjuva medya tarafından linç edilerek hedef gösterildiler.

Gerçekleri örtbas etmek için ellerinden gelen her kötülüğü ve zulmü yapanların korkusu, cesaretlerinden daha büyüktür. Bu yüzden milli marşlarının ilk cümlesi “KORKMA” ile başlar. Her daim diktatörlerin korkusu, “cesaret”lerinden büyük olmuştur.

Düşünen, sorgulayan, itiraz eden herkesi önce korkuyla susturup sonra gözaltı ve tutuklamayla diz çöktürmeye çalışıyorlar. Oysa unuttukları bir şey vardır ki; hakikat zincire vurulabilir ancak teslim alınamaz. Fincancı şahsında hem gerçekler karartılmak hem de teslim alınmak istendi. Hakikati haykıran dil kadın diliyse anında koparılmak istenir.

Erkek egemen devlet şiddetinin olmadığı, ayakkabısı delik insanların kaldırımlarda öldürülmediği, özgürlük arayan genç bedenlerin kimyasal ve yakıcı gazla tanınmaz cesetlere dönüştürülmediği, işkencelerde Mazlumların katledilmediği, Jîna, Ruken, Sara ve Anuşların bedenlerinin çiğnenmediği, herkesin barış içinde bir arada ve korkusuzca yaşadığı bir dünya istediği için tutuklandılar. Onlar hepimizin onurudur.

İşkence mağdurlarının rehabilitasyonu için emek veren, her türlü işkencenin araştırılıp belgelenmesi için büyük çaba ortaya koyan, işgalci Türk ordusunun kimyasal silah saldırısını teşhir eden, barış ödülü sahibi Fincancı, tutuklanma gerekçesini doğruları ifade ederek kendi elleriyle hazırlamış oldu.

“Susun! Konuşmayın! Sesinizi çıkarmayın! Gözlerinizi kapayın! Yalan ve sahte bir dünyada yaşamaya razı olun!” diyenler halklara kölelik ve biattan başka bir seçenek sunmayanlar halkların direniş tarihine bakmayı unutuyorlar. Ne dağlardaki direniş kimyasal silahlarla durdurabilir ne de şehirdeki baş kaldırışlar zindanlarla susturabilir.

Parmak ve el koparan, baş kesip çökertmek isteyen diktatörler, cesur ve dik duranlar tarafından mağlup ve rezil edileceklerdir. İşçiye metan gazı, gerillaya kimyasal gazdan başka bir şey vermeyen lanetli Türk devleti, her gün daha fazla çöküşe doğru gidecektir.

Bilim ve hakikat düşmanı korkaklar, faşist güçlerini ancak yoksullara gösteriyor. Yıkılışları da yoksullar tarafından olacaktır.

(Yeni Özgür Politika. 8 Kasım 2022)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu