EmekGüncel

RÖPORTAJ | DEDAŞ’a Karşı Mücadele Sürüyor

"Emek düşmanlığı ile bilinen bir şirket DEDAŞ. Sadece işçilere değil bölge halkına da çok büyük baskısı olan bir şirkettir. Bu mücadeleyi ortaklaştırmak gerekir çünkü işçi arkadaşlarımızın talebi aslında insanca yaşama talepleridir"

Urfa, Batman, Mardin, Diyarbakır, Siirt ve Şırnak’a enerji hizmeti veren Dicle Elektrik Dağıtım Şirketi’nde (DEDAŞ) çalışanlar, özlük haklarının verilmesi, maaşlarının yükseltilmesi ve sendikaya üyelik hakkı talepleri karşılanmayınca iş bıraktı.

Maaşlarının artırılması ve çalışma koşullarının düzeltilmesi için 21 Temmuz’dan bu yana eylem yapan ve 25 Temmuz’da ise grevde olan işçiler, DEDAŞ önünde mücadeleyi sürdürüyor. Bu eylemlerin üçüncü gününde bir DEDAŞ işçisi ve Enerji-Sen Genel Sekreteri Emin Atsız ile bir röportaj yaptık.

DEDAŞ patronu ile yapılan görüşme sonucunda işçiler eylemin dördüncü günde sendika birlikte direnişe ara verildiğini açıkladı.  Patronun birkaç gün süre istemesi ve “sorunu çözeceğiz” demesi üzerine işçiler “iyi niyet” göstergesi olarak direnişe birkaç gün ara verdiklerini açıkladılar.

– Sizi greve götüren süreci kısaca aktarır mısınız?

– DEDAŞ işçisi: Bu yaşadığımız süreç, bir anda ortaya çıkan bir durum değil, yılların birikimi şeklinde açığa çıktı. Yıllardır biz taleplerimizi uygun bir şekilde dile getirdik ama kimse bizi muhatap almıyor. “Tamam”, “bugün-yarın” derken zaman gelip geçti. Artık son zamanlardaki ekonomik krizin de etkisi ve çalışma koşullarının ağırlığı ile beraber bir talepte bulunduk. Yaptığımız işin karşılığı kesinlikle bu para değil. Bu birikimle talepte bulunduk ve yine reddedildik. Biz de sendikalaşmayı düşündük, şirket sendikayı da kesinlikle kabul etmeyeceklerini söyledi, hala da kabul etmiyor.

– DEDAŞ işçileri hangi gerekçe ile işten çıkardı?

– En son bize “işe geri alımlar olacak ama kendi istedikleri kişileri seçecekler” denildi ve işe alacaklarının sendikaya üye olmamalarını istediler.

İşçiler resmi olarak “madde 49” diye bir madde atıldılar. O madde, verilen işi yapmama şeklinde bir madde, halbuki biz çalışmayacağımızı kendi yöneticilerimize bildirmiştik. Yani bizi mağdur etmek için, tazminat ödememek için ve işsizlik maaşından faydalanmamamız için bu madde uygulandı. Ama temel neden tabi sendikaya üye olmamızdır. Başka bir sebebi yok.

– Çalışma koşullarından bahseder misiniz?

– İş koşullarımız çok zor, kendi birimimden başlayarak söylersem yaklaşık 15 eksik personeller çalışıyoruz ve bu eksik personelin yerine kimse alınmadı. Yani gidenlerin işleri de bize yaptırılıyor. Ama maaşlarımızda herhangi bir iyileştirme yapılmıyor. Asgarin ücretin biraz üstünde bir para alıyoruz. Yol ve yemek alıyoruz ama günümüz piyasasına göre oldukça düşük. Verilen para açıkçası “ne tok ol ne aç kal”, öyle bir para.

İşte biz bu anlattığım şeylerin değişmesini istedik, taleplerimiz öyle uç şeyler değildi yani abartılı taleplerde bulunmadık, gayet yapılabilir şeyler istedik. Maalesef ki burada bazı yöneticilerin işgüzarlığından kaynaklı işçileri hemen harcadıkları için oluyor bunlar.

– Üçüncü gününde olan DEDAŞ önündeki direniş nasıl gidiyor, neler yapılıyor?

– İşçilerin morali genel olarak iyi ama tabi bir burukluktan söz edebiliriz. Verdiğimiz emeğin karşılığını alamadık ve işimizde de olduk. Şu an bir belirsizlik söz konusu. Şirket, kendi belirlediği kişileri tekrar işe alacağını söylüyor. Ama işçiler olarak son bir kişi kalana kadar devam etme konusunda kararlı. “Herkes işe geri dönsün ve şartlarda orta yolu bulalım” diyoruz. Burada önemli olan şirketin bir adım atması yani hem yönetimin hem şirket sahibinin bir adım amasıdır. Biz % 80 istedik, onlar % 50 verir, ortada buluşuruz mesela. Yani öyle uç istekler değil. Ama kolaya gelen, yıllardır emek veren işçileri bir defada işlerinden etmek!

– Nasıl bir çağrı yapmak istersiniz?

– Bugün bizim başımıza gelen yarın herkesin başına gelebilir. Maalesef aynı kurumda çalıştığımız insanlar bile bazen destek olmuyor, işlerinden olma korkusundan dolayı. Halbuki yarın öbür gün şirket, “bir karar aldık, küçülmeye gidiyoruz” diye 500 kişilik birimden 200 kişiyi çıkarabilir. O zaman ne yapacaklar veya benden ya da destek vermedikleri arkadaşlarından destek nasıl isteyecekler? Benim diyeceğim şu; Hukuki yollarla, kamu düzenini bozmadan yani herhangi bir olumsuzluğa mahal vermeden, herkesin hakkını araması ve bize de destek olması lazım.

Patrondan “sendikadan istifa ederseniz sizi işe geri alırız” baskısı

– Enerji-Sen olarak neler yaptınız, sürecine nasıl dahil oldunuz?

Emin Atsız: Bizim buraya dahil olmamız işçi arkadaşlarımızın biraraya gelip oluşturdukları bir talepler silsilesi ile oldu. Bu taleplerden bir tanesi de aslında anayasal hakları olan sendikaya üye olma talebiydi. Diğer talepler de çalışma ve özlük haklarındaki çeşitli iyileştirmelerle ilgiliydi. Bu süreçte görüşmeler yapmaya çalıştı işçi arkadaşlar, talepleri karşılanmayınca da bir tepki eylemi yaptılar. İki saatlik bir alkışlı eylem yaptılar. İşverenin baskısı başlayınca işçi arkadaşlarımız da sendikalı olmaya karar verdi. Ve üyelik işlemleri başladı, akabinde eylemle birlikte işveren yaklaşık 200-250’yi bulan (hala tehdit ettikleri işçiler de var, çünkü hala tebliğ edilmeden işten çıkarılan, tebliğ edildiği halde hala işe çağrılıp çalıştırılan iş arkadaşlarımız da var) bir sayıda işçiyi işten çıkardı.

İşçiler sendikalı olmaya başladıktan sonra DEDAŞ’ın bünyesinde çalıştırılan 3 ayrı şirkette parçalanıp çalıştırılıyorlar. Biz bu şirketlerden bir tanesinde aslında sendikal çoğunluğu yakaladık. Yetki için başvurduğumuzda işveren hemen işkolunu değiştirdi, hukuku çiğneyerek yaptı bunu. Yani enerji alanında çalışan, enerji iş kolu olan yeri inşaat iş koluna çevirerek tüm yetkimizi düşürmeye çalıştı. Diğer yandan da hala işçi arkadaşlarımızı çeşitli nedenlerle işten çıkarmaya devam ediyor. Sendikamız da bu süreçte işçi arkadaşlarımızla birlikte, ortak bir toplantılarla direnişin nasıl yürütüleceğini tartıştı, tüm planları işçilerle birlikte yaparak bu süreci işletti ve işletmeye devam ediyor.

– Grevde süreci nasıl ilerliyor, neler yaşandı?

– Evet üçüncü günümüzdeyiz. Bugün grev alanına geldiğimizde aslında sahada halka hizmet etmesi gereken araçlar, bizim grev alanımıza çekilmiş durumdaydı. Bizi oradan uzaklaştırmak için yapılan bir şeydi bu. Bizim kendimize belirlediğimiz, eylem yaptığımız kurumun önünü kapattılar. Ama direnişimiz bu baskıya rağmen devam etti. Bir taraftan da çeşitli görüşmeler temsilci heyetimiz tarafından sağlanıyor. Birkaç görüşme gerçekleşti, işverenin şöyle bir baskısıyla karşılaştık; direniş devam ederken işçilere “sendikadan istifa ederseniz sizi işe geri alırız” dediler, bu şekilde bir mobbing yapılıyor işçilere. Ama işçilerin direnişe devam kararının çıktığı noktada direniş sürecektir.

– Enerji-Sen’in kamuoyuna bir çağrısı var mı?

– Tabi, neticede emek düşmanlığı ile bilinen bir şirket DEDAŞ. Sadece işçilere değil bölge halkına da çok büyük baskısı olan bir şirkettir.

Bu mücadeleyi ortaklaştırmak gerekir çünkü işçi arkadaşlarımızın talebi aslında insanca yaşama talepleridir.

Anayasadan doğan talepler bunlar, işveren bunlara saldırırken bir tarafta halka da yüksek fiyatlarla saldırarak baskı altına almış. Bu mücadelenin ortaklaşması ve direnişe halkın destek vermesini istiyor, mücadeleye çağırıyorum.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu