Makaleler

“Dört Ayaklı Minare” altında bir aydın yatar…

Çok ağır bir suç işledi diye dört ayaklı minare altında sırtından vuruldu vicdanlı bir aydın olarak Tahir Elçi. Zalime zalim, mazluma mazlum dediği için tarihi Amed şehrinin demir kapılı evlerinin önünde, doğduğu topraklarda katlettiler onu. Tıpkı daha önce katlettikleri gibi.

Ermeni Soykırımına ve Kürt özgürlük gerçekliğine uzanır Tahir Elçi’nin ölüm nedeni. Çünkü o, gerçeğe ve özgürlüğe muktedirler gibi bakmadığı için katledildi. Gerçeğin dilini ve rengini farklı gördüğü için sürgün edildi bu dünyadan. Çünkü muktedirlerin görmek ve duymak istedikleriyle Tahir Elçi’nin gerçeklik dünyasında gördükleri ve yaşadıkları farklıydı. Elçi, toprağa gömülü on binlerin acısı içinden baktı yaşama, kuyuların dibine gömülü sessiz çığlıkların dilinden konuştu.

Tarihin ve günün gerçekliğine dokunduğu için toprağın yüzüne sürüldü o. Yüz yıl öncesi topraklarından zorla kopartılıp sürgün ve açlık yollarında katledilen mazlum bir ulusun yaşadıklarını gerçek diye tanımladığı ve haykırdığı için yaşam hakkı elinden alındı. Tarih boyunca ve günümüzde toprağın derinliği ve yüzü hem Ermeni hem de Kürt halkının kaderinin buluştuğu yerler ve sokakları ise acılarının çakıştığı noktalar oldu. Bu toprakların çilelileri ne hakikate doğru yürüyüşünü durdurdu ne de özgürlük tutkularını terk etti. Acı ve çileler pahasına arayışları hiç eksik olmadı.   

Paranın ve tanrıların elçisi olmayı ret eden Tahir yıllar önce ölüm fermanını yazsınlar diye zalimlerin eline kalemini vermişti. Amed’in, Gavur Mahallesinde bir gavur dostu yatar. Dört ayaklı minare altında bir Kürt aydını yatar. Tahir Elçi Ermeni Soykırımı’nın 100. yılı vesilesiyle yaptığı konuşmayla onurlu bir Kürt aydınının vicdanlı duruşunu sergilemişti.

Toprağın yüzüne değdirirken yüzünü düştüğü yerden dönüp baktı tarihe. Amed’in Ermenileri Gavur Mahallesi’nden katliam ve sürgün yollarına zorlandı. Dört ayaklı minarenin altından geçerek kayıplar ve bilinmezlik dolu bir yola sürüldü. Ve o yollarda başladı, Amed’in soykırım günleri. Amed’in sokaklarında aradı yetim Ermeni çocukları kaybettikleri anne ve babalarını.  Göğüsleri kesili genç Ermeni kadınları tarihi Amed şehrinin tarihi sokaklarında diz çöktürülerek, dipsiz kuyuların derinliğine gönderildi. Kürt ve Ermeni genç kadınlarını vuranlar bu kez Tahir Elçi’yi vurdular, taş kapılı evlerine önünde.

Tahir Elçi,  Kürt çocukları ve kadınları Amed’in kuçelerinde taşlanmadan, hakarete ve küfre maruz kalmadan kendi sokaklarında özgürce yürüyebilsinler diye konuştu. Zulmün ve acıların tam orta yerinden konuştu. Ölüm pahasına olsa da gerçeğin ve özgürlüğün dilini hiç bırakmadı. “En ağır suçu” işleyen Tahir Elçi katledildi. Ancak unutuldu ki Tahir Elçi’nin sol yanı Kürdistan’dır. Sağ yanı Ermenistan’dır. Kalbi dört ayaklı vicdandır. Onu katliamlara ve soykırımlara maruz kalmış bütün alem tanır. Onu anlamak istemeyenler, dudak bükenler toprağa sürülü yüzüne tarihe ve ana çevirdiği gözlerine baksın.

Her günü ve her yanı katliam olan bir ülkenin vicdanıdır. Kafası yastıkta ölmeyen bir ülkenin direngen çocuğudur. Kan ve ölüm istemeden topraklarında özgürce yaşamak isteyenlerin barış sözüdür.  Acısı büyükte olsa da canları alınmak istense de zalimlere biat edenlere alçak olsun diyen bir geleneğin namuslu bir mirasıdır.

Söylenecek hiçbir sözün anlamı ve önemi kalmaz geride toprağa uzanmış bir yüz yatıyorsa. Hiçbir söz ve eleştiri toprağa dönen yüz, açık giden göz kadar gerçek değildir. Hiçbir konuşma ve anlatı yere serili bir aydın bedeni kadar gerçeğin kalbi değildir.

 

(Bir Partizan)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu