DerlediklerimizGüncel

NUBAR OZANYAN | Temmuz’da yanar bedenler…

"2 Temmuz’da karanlık, bir kez daha aydınlığın saatini kan ve ateşle durdurdu. Aydınlık yüzler yakıldı, hünerli ellerdeki sazlar kırıldı, yanık kokusu, acı ve öfke çığlıkları gökyüzünü kapladı."

“Yakmak-yıkmak-çökmek” üzerine kurulu soykırımcı faşist TC devlet aklı, iğrenç yüzünü bir kez daha göstermekten çekinmedi.

Zulmün hafızası varsa direnişin de hafızası ve dili vardır. Hafıza katilleri, Pir Sultan’ın direnişini ve ozan dilini unutturmak, onu anmaya kalkanları sindirip korkutmak için Madımak’ı ateşe verdiler. İnsanları ve onlar nezdinde düşünceyi dumana boğup soluksuz bırakmaya çalıştılar. Aydınlar, sanatçılar, halk; Hızır Paşalara meydan okuyup isyana duran, dara çekilen Banaz doğumlu direnişçi ozanı anmak; onun inancını ve sözlerini yaşatmak istemişti. Bu ozan, Alevi-Bektaşi hareketinin öncüsü olmuş, Osmanlı yönetiminin kanlı zulmüne karşı direnmişti. Direnişinin bedelini yaşamıyla öderken, üzerine yağmur gibi yağan taşlardan acı duymazken, dostunun kendisine attığı gülün acısını son nefesine kadar derinden hissetmiştir. Dünyanın faniliğine ve bakiliğine karşı çıkan Pir Sultan; şahlara, sultanlara meydan okuyarak halkın sevgili hocası olmuştur. Halk, bağrına bastığı tüm kahramanları ölümsüzleştirdiği gibi Pir Sultan’ın da dara çekilmek istenirken hırkasını darağacına asarak kaybolduğu rivayetine inanır. Elinde sazıyla köy köy dolaştığı inancını yayar. Osmanlı sultanlarının öldürdüğü bu ozanı, halk, özgürlük düşünde yaşatmaktan bir an olsun geri durmaz. Tıpkı efsaneleştirip mitleştirdikleri öncüleri, kahramanları Spartaküs, Emiliano Zapata, Şex Sait, Seyit Rıza, Antranik Ozanyan, Lenin, Che Guevera, Gonzalo gibi…

Adı isyanla özdeşleşen Pir Sultan Abdal, cehennemde ateşin olmadığını, herkesin ateşi yaşadığı yerden götürdüğünü söylerken ve halka karşı suç işleyenlerin ateşte yanarak mutlaka cezasını çekeceğini belirtirken haklıydı. Dönemin sarayına meydan okurken, fakirin halinden anlamayan sultanlara karşı çıkarken halk sevgisine sığındı.

Sarayın, sultanların, Hızır Paşaların peşinden giden suç ve cinayet örgütü AKP-MHP faşist iktidarı da kendilerinden önceki faşist Tansu Çiller, Süleyman Demirel, Meral Akşenerler gibi katliamlar yapmaya devam ediyor. Dün Maraş’ı, Çorum’u, Sivas’ı zulme boğanlar bugün Medya Savunma Alanları’nı kimyasal silahlarla yakmaya-yıkmaya çalışıyor. Rojava’ya yönelik saldırı bitmek bilmezken, faşizm tarihini yakma yıkma ve inkârla yazmayı sürdürüyor.

Pir Sultan’ın izinden yürüyen aydınlar, ozanlar, ilerici ve devrimciler ırkçılığa, gericiliğe soykırımlara karşı çıkarken işkenceye, zulme uğradılar, uğruyorlar.

Faşizme karşı durmaktan, birlikte örgütlenip mücadele yürütmekten başka bir çaremiz yoktur. 33 kurşun gibi 33 aydın ve sanatçının yakıldığı Madımak’ı asla unutmamalıyız. Maraş, Çorum, Sivas, Ankara, Amed, Suruç katliamlarına karşı durularak karanlık ve faşizm alt edilebilinir. Aleviler, Kürtler, işçiler, gençler ve kadınlar ortak mücadele fikrini ve örgütlülüğünü güçlendirerek, yaralarını sararak özgürlüğe güçlü yürüyebilir. Özgürlüğün bayrağını yükseltmekten başka yol yok.

(Yeni Özgür Politika – 4 Temmuz 2023)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu