GüncelManşet

TUTSAKLARDAN | Gerçekliği doğru tanımlamanın önemine dair…

“Her kriz, geleneksel olanı ortadan kaldırır, dış kabukları parçalar, ömrünü doldurmuş olanı siler-süpürür, daha alttaki saikleri ve güçleri açığa çıkarır.” (Lenin, Seçme Eserler, Sf 339)

Farklı farklı niteliklere sahip ve çözüm dinamiklerinin zayıflaması sonucu zamana yayılarak ağırlaşmış sorunlar silsilesinden kaynaklanan, kapsamlı bir kriz haliyle karşı karşıyayız. Sorunların ve tıkanma noktalarının somut olgular üzerinden ortaya konularak anlaşılır kılınması, şüphesiz ki çözüm dinamiklerini hem belirginleştirir hem de güçlendirir. Bunun için de gerçeğin doğru bir yöntemle incelenmesi ve tüm yönleriyle ortaya konulması gerekir. Kriz zamanlarında bu kolay olmayabilir ama kesinlikle ısrar edilmesi gereken bir tutum olduğu unutulmalıdır. Elbette ki, zorlukları olacaktır, kimi eşiklerden geçilecektir ve aşılması zor durumlarla karşılaşılacaktır. Bu eşiklerden bir tanesi de kişilerin kendi öz kavrayış sınırlarıdır.

Gerçeğin, olguların, bir bütün süreçlerin doğru kavranması her bireyin kavrayış niteliğiyle, düzeyiyle de sınırlıdır. Dolayısıyla gerçeklik algısı ya da kavrayışı kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Teorik donanım, politik yetkinlik, ideolojik berraklık ve sağlamlılık, birikim ve birikimle şekillenmiş sorumluluk bilincine hayat verebilen kavrayış düzeyi bir bütün olarak mevcut niteliğin somutlanmasındaki referans noktalarıdır. Her birey, bu düzeyin yönlendirdiği düşünce ve eylem çizgisiyle kendi gerçekliğini bizzat yansıtır. Olağan ya da rutinleşen süreçlerde kişiliklerin gerçek niteliklerine ilişkin somut yansımalar yeterince görünür olmayabilir. Esaslı yansımalar, hiç beklenmedik süreçlerin yaşandığı zor zamanlarda yani kriz niteliğindeki süreçlerde açığa çıkar. Çünkü sürekli olarak kritik eşiklerde sınanır insan ve bir şekilde gerçekliğini sergiler. Böylece ideolojik-politik-teorik niteliğin içsel tutarlılığı da mevcut pratiklerle ortaya konulur. Bu aynı zamanda gerçeğin önüne geçilemez seyridir.

İşte, gerçeğin ya da gerçekliğin doğru bir biçimde tespiti ve adlandırılma içinde gerçeği arama çabasının öne çıkartılması ve düşünsel-pratik yönelimi şekillendirecek dinamiklerin de bu temel üzerine oturtulması gerekir. Söylemler, duyumlar, tek yanlı aktarımlar, iddia düzeyindeki ham bilgiler üzerine fazlasıyla durulan ama esasın görülmesini adeta perdeleyen tali konuların kuru gürültüsü olarak yansıyan ya da yansıtılanlarla sınırlanmak ve bunlar üzerinden gerçekliğe dair kesin fikirlere ulaşarak tutum geliştirmek en bariz haliyle subjektivizme teslim olmak anlamına gelir. Oysa kriz zamanlarında ilkeli duruşa hayat vererek, gerçeği arama çabasında ısrar edebilmek yaşamsal öneme sahiptir. Gerçek öğrenildikçe sorun ya da sorunlar doğru biçimde saptanır, bilince çıkartılır ve çözüm dinamiklerinin önü açılır. Bu yüzden ağırlaşan ve kriz niteliğine evrilen sorunlu süreçlerin, aynı zamanda daha güçlü yönelim potansiyelini de taşıdığı, bir an bile göz ardı edilmemelidir.

Tam da bu pencereden bakılarak, Lenin’in dile getirdiklerinin tekrar tekrar gözden geçirilmesi, üzerine düşünülmesi gerekir ve kendi gerçekliğimizle ilişkisini kurarak nasıl bir zemin yaratıldığı görülebilir. Yaşanılan süreç, kolektif bütünün ideolojik-politik-teorik-örgütsel vs. birçok yönüne dair nasıl bir niteliğe sahip olduğunu göstermektedir. Can sıkıcı, umut kırıcı ya da karamsarlığa yol açabilen olumsuz düşünce duygu ya da davranışlar olarak tariflendirilebilecek şeylerden de çokça söz edilebilir. Aslolan ise daha başkadır. Yeter ki içinden ama daha uzaktan da bakabilme becerisi aynı anda gösterilebilsin! Alışıldık olan, rutinleşen ve artık taşınması gereksiz bir yüke dönüşen her türden olumsuz düşüncenin katı gerçekliği böylesine zamanlarda tüm çıplaklığıyla ortaya çıkar. Önderlik tarzı, kadrosal nitelik, örgütsel tecrübe ve bu tecrübenin yol gösterici birikim olarak bilince çıkarılması ve pratiği normlar temelinde şekillendirme düzeyi, sorunlu zeminde her şeye rağmen birlik ruhunu esas alma, koruma ve güçlendirme sorumluluğu ve bu sorumluluğu en dürüst biçimde taşıma kavrayışı ve pratik yönelimi, her şeyden önce kolektif diyebilme duyarlılığı ve bunun için gerekli olan azami çabanın ortaya konulabilme ısrarı ve kararlılığı ve inadına yoldaşlık bağlarını güçlendirerek en verimli yapıcı tartışma ortamına hayat verebilme becerisi ve en önemlisi sorun çözebilme gerçekliği gibi birçok temel dinamik bütün çıplaklığıyla yansır ve nitekim yansıyor da. Bu tablonun nereye doğru evrileceği ise ele alışa bağlıdır.

Amaçlar ve hedeflere ulaşabilme yolunu bulanıklaştıran her türden olumsuz yaklaşım, şüphesiz ki bu süreçte ayıklanacaktır. Daha güçlü yönelimlerin doğumu da bu ortamda gerçekleşecektir. Yeter ki gerçeği somut olgular üzerinden öğrenme ısrarından vazgeçilmesin. Çünkü gerçekler devrimcidir…

 

Tekirdağ 2 No’lu Hapishane’den bir Tutsak Partizan

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu